9 Ekim 2016 Pazar

Önce Adalet!...

Terör ve terör örgütleriyle mücadele başlı başına bir sanattır. Strateji ve sabır gerektirir.

Komitacı ve masonik teşkilatların örgütlenme biçimi olan “piramit” yapı sistemiyle kurulan ve yönetilen, hedeflerine ulaşmak için kendilerine her yolu mubah gören, yıllarca İslami söylemleri referans alarak takiyye yapan, TBMM’yi bombalayan, 241 vatandaşımızı şehit eden, binlercesini de yaralayan, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi olmak üzere Başbakan, bakan ve milletvekillerini öldürmeye kalkışan FETÖ/PDY gibi terör örgütleriyle mücadele etmek, daha da zordur.

Mağduriyet edebiyatı yapma maksadımız yoktur. (Son günlerde siyasi çıkarları için mağduriyet edebiyatı yapanlar var) Ancak ortada mağdur edilmiş insanların olduğu da bir gerçek. O zaman bir an önce mağdur edilenlerin mağduriyetleri giderilsin ki birileri bu mağduriyetler üzerinden siyaset yapıp, nemalanmaya çalışmasın.

FETÖ ile mücadele esnasında,  bazı mağduriyetler yaşanmıştır. Önemli olan, hata veya yanlışlık sonucu mağdur edilen insanların mağduriyetinin giderilmesidir. Bu mağduriyetlerin giderilmesi,  FETÖ ile mücadeleyi daha da güçlendirecektir.

26 Temmuz 2016 tarihli, “Sen de mi Brutus?!” başlıklı yazımızda; “15 Temmuz sonrasında (darbeye iştirak eden asker görünümlü teröristleri kast etmiyorum)  kamu kurumlarında çok sayıda personel, FETÖ terör örgütü ile ilişkili olabileceği şüphesiyle gözaltına alındı. Devletin ani bir refleksle gözaltına aldığı kamu personeli içerisinde az da olsa, FETÖ ile ilişkisi olmayan memurlar da bulunmaktadır. Bu noktada devletin, çalıştığı kurumdaki görevi nedeniyle, FETÖ’cülerin hedefi olmuş ve FETÖ’cüler tarafından bilinçli olarak itibarsızlaştırılmak istenen memurların da bulunabileceğini göz ardı etmemesi gerekir. Anayasa’nın 38. Maddesi ‘Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz’ hükmü gereği, her gözaltına alınan kamu personelinin potansiyel FETÖ ‘cü olarak görülmesi, toplumda büyük bir travmanın yaşanmasına sebebiyet verecektir.” demiş ve devletin kılcal damarlarına kadar işlemiş FETÖ urunun temizlenmesi için, TSK başta olmak üzere birçok kurumda yapısal değişikliklere gidilmesinin gerekli olduğuna dikkat çekmiştik.

 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında, FETÖ/PDY terör örgütüyle mücadelede çok sayıda memur, çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle memuriyetten men edilmişlerdi. Özellikle 01 Eylül 2016 tarihli 672 sayılı KHK sonrası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın; “Şu var ki at izi, it izine karışmış vaziyette. 'Ben bir şey atayım da nasılsa tutar' diyenler var. Bazıları böyle yapıyor. Özellikle yazılı ve görsel medya dünyasında bu çok var. Bazen fırsat bulduğumda TV'leri izliyorum. Öyle yorumlar yapıyorlar ki suçladıkları o insanın bu işle hiç alakası yok. Ama o insana o yaftayı yapıştırıyor. Bu tür yanlışlıklardan uzak durmak lazım” çıkışı, ikaz ve öngörümüzdeki haklılığımızı ortaya çıkarmıştır.

Başbakan Yıldırım ve Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Nurettin Canikli ve Veysi Kaynak’ın açıklamaları, az da olsa FETÖ/PDY terör örgütüyle bir ilişkisi olmayan, FETÖ ile mücadeledeki hiçbir kritere ve parametreye uymayan; haksız yere ve yanlışlıkla memuriyetten men edilmiş;  “masum ve mazlum” memurların olduğunu  teyit ediyor.

Hatırlanacağı üzere Ergenekon ve Balyoz davalarını FETÖ'nün kiralamış olduğu "gizli tanıklar" sulandırmıştı. Bu sözüm ona "gizli tanıklar",  kendilerine engel olarak gördükleri ve Ergenekon ile Balyoz davalarıyla ilgisi ve alakası olmayan, çok sayıda insanı mağdur etmişlerdi.

Bugünkü FETÖ/PDY operasyonlarında da benzer bir taktik işleniyor. Gözaltına alınan kimi FETÖ terör örgütü mensupları "itirafçı" ya da "gizli tanık" sıfatıyla verdikleri ifadelerde, FETÖ/PDY terör örgütüyle hiçbir ilgisi ve irtibatı olmayan insanların isimlerini vererek mağdur etmekte, "kripto" diye tabir edilen mensuplarını kamufle etmeye çalışıyor olabilirler. Devlet, FETÖ’nün bir taktiği olan bu kirli oyuna gelmemelidir.

Bir hata sonucu FETÖ/PDY ile ilişkilendirilerek mağdur edilen memurların görevlerine iade edilmesi, toplumdaki endişeleri gidereceği gibi, FETÖ ile mücadeleyi de zafiyete uğratmayacak, aksine daha sağlıklı hale getirecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder