“Hiç”
ile hasbihale kulaç atmak,
Müphem
melodiler ardından…
Boğulup,
müptela olmak.
“Hiç”liklerde
“hiç” gibi, “hiç” içinde yok olup,
“Hiç” denilen ateşten hırkayı giydiniz mi hiç?
“Hiç”
diyerek, yüreğinize zehirli ok saplandı mı hiç?
Sevgilinin
diyarında tekme atıp çakıla…
“Hiç”sizliğe
bakarak, gözünüz ıslandı mı hiç?
Hiç,
“hiç” diyerek, “hiç”lik denizinde bir “hiç”im,
Akrepten
badeler devşirir içim, dediniz mi hiç?..
Hiç,
“hiç” diyerek!..
Acınızı
ve hüznünüzü perdeleyen gökyüzünü,
Bir
kuyuya kapatıp, demlendiniz mi hiç?
İşte!...
Hiç
bilmediğim şeylerin “hiç”liğini ararım…
Bir
“hiç”in düğümünde, anahtarsız kilidim.
Vur "hiç"i hiçliğime, “hiç”liklerim dokunsun.
“Hiç”in
eli kulağında, selalarım okunsun.
Memdoğlu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder