Seslenmez,
ses veremez hakiki âşık.
Lâl’dir
o.
Darda
kalsa da zoru yoktur.
Görmez
karanlığı, hep aydınlıktır kalbi,
Gündüzü
ve gecesi.
Yarası,
sadrına mektup yazdırır.
Hayat
ile ölüm arasındaki yolculuğun,
Tek
delili bilir dârül kabristanı.
Faniliğin
sefasını değil,
Cefasını
çeker âşık.
Terennümüdür…
Eşlik
etse de ruh haline gözleri,
Derûnundaki
"acı"lara, tercümanlık eder gözyaşları...
Keşfe
kâfidir kalbindeki sırları âşığın,
O
mahmur, sessiz ve mahzun bakışları…
“Yâr!”
derken, incinmez incitenden…
Tefekkür
ile tevekkül edip,
Sığınır
Rahmeti Rahman’a.
Açmaz
sırrını, mahremin derin sükûtunu…
Ölse
de…!
O
hâl üzere yaşar âşık...
Memdoğlu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder