Sevgi çiçeklerinin yeşerdiği düşünce vadisine,
Umudun
ebabilleri konsun.
Dünya
denen misafirhanede dinlensin ruhumuz.
Dinlensin
ki!..
Mananın
estetiğine vakıf olsun kalbimiz.
Gecenin
sessizliğinde,
Yüreğimi
titreten ateş böceği parıltıları da yok.
Ayrık
otlarından tel örgü içinde…
Mahkûm
düş’lerim.
Yabancıyım
yine kendime.
Zaman
aynı zaman…
Sahibinin
mekânına demir atmış karanlık.
Gözlerimin
nuruna mil çekiyor,
Cırcır
böceklerinin kanat sesleri.
Öyle
bir düş ki kimse bilmiyor?
Ölmeden
öldüren, ölürken can veren iksir.
Omuzlarıma
yüklenen yükün ağırlığını,
Sinemde
yanarken yakan yıldızlara sor…
Memdoğlu…