20 Ocak 2022 Perşembe

Yüzleşme!..

Havada muhabbet çiçeği kokusu...

Hüznün boğuntusu akın akın sarıyor ruhumu.

Sonbaharın altın ve erguvan renkleri,

Kefen misali örterken yeryüzünü;

Kulak verdim acı kokan rüzgâr iniltilerine...

 

Gökyüzü kızarıyor, bir gün daha bitiyor.

Günbatımının parlak renkleri yine,  yeniden…

Demet demet ruhumu saran anılar eşliğinde,

Ufuktaki ağaç dallarını tutuşturuyor.

İç âlemim bir daha…

Kendisiyle yüzleşiyor.

 

Bakışların!..

Sessiz dalgaların ipeksi dokunuşları gibi

Okşarken burkuk yüreğimi.

İlkbaharın dingin, yumuşak ahengine sor hasreti!..

Kazma kürek eşeleyen bendeki “ben”e sor;

Uyumak kolay ama!..

Sensiz uyanmak ne zor.

 

Memdoğlu...

 

9 Ocak 2022 Pazar

Tuz!..

Şiir nedir dedim?

"Kalbin hüznü, ruhun kelâmıdır!.." dedi meczup.

Kalbin dile gelmesi sevdanın sırlarını şiir ile dile getiriyorsa,

Şiir mi sevdayı, sevda mı şiiri ifşa eder dedim!?.

Vakur bir eda ile baktı gözlerime:

"Susmalı o zaman" dedi.

Peki, susmak sevdaya dâhil midir dedim?

Hafifçe başını sallayıp:

"Yürek bilir" dedi.

Ateş olmayan yürekten, duman çıkar mı dedim?

"İç'ten içe yananı, yakmaz ki ateş" dedi.

Yeni şiir var mı dedim?

"Yaraya tuz basıyoruz" dedi.

Tuz basmak, yarayı yakmaz mı dedim?

"Tuz yaraya çaredir, yandıkça yakar yarayı.

Ve yandıkça tuz, daha çok yanar yara.

Hâsılı, yanmadan tadılmaz,

Tadılmadan anlaşılmaz.

Tuz yarayı, yara tuzu besler" dedi,

Bir ah çekti derinden, usulca veda etti.

Kendisine münhasır, her kulun var bir derdi.

Kimi basar tuzu, kiminin dünya derdi.


Memdoğlu...